Posta gazetesi
televizyon eleştirmeni Mesut Yar, Ezel ve Polat Alemdar karakterlerinin
gelişimini sıraladı ve sonra da tespitini yaptı:
"Ezel ile Polat Alemdar arasında keskin bir fark vardı. İlki gerçeklik
açısından. İkisi de yetiştirme kahramandı. Ama Ezel daha çok
“insana” benziyordu.
Yumruk yediğinde filan ağzı kanıyordu.
Polat on kurşunla bile kanamıyordu hiç... Ezel de cesaret
abidesiydi, Polat da. Bir işi ötekine bırakmamak konusunda tuhaf
cesurluk gösterileri vardı. Ezel biraz daha tedbirliydi ama. Polat
gelişine giriyordu toplara... İkisi de duygusallık yaşıyordu kimi zaman.
Ezel vicdanla şeytan arasında gidip gelen hisleriyle mücadele
ederken, Polat hislerini ele verecek hiçbir hareket çekmiyordu;
kendisine bile... Ezel’i kimi zaman elinde rakı efkar dağıtırken
görüyorduk, Polat ağzına bir gram içki sürmeyip çay, domates ve peynir
üçgeninde sağlıklı bir hayata tebessüm ediyordu... Ezel deli gibi aşık,
Polat aşık gibi deliydi.
Biri sevdiği kadın için ölümlerden
dönmüş, ötekisi sevdiği kadına bir kez “seni seviyorum” dememişti...
Ezel ile Polat alemdar arasında keskin bir fark vardı. Şimdi kalmadı.
Ezel de Polat gibi görünmez bir çelik yelekle dalıyor kurşunların içine.
Koca bir mafya ordusunu “yumruklarıyla” alt ediyordu. Üstüne
doğrultulmuş namlulara gülüyordu filan... Daha da önemlisi o da
ölmüyordu artık. Erkeklerinin yüzde yetmişinin Polat olmak istediği bir
ülkede Ezel de mutlak sondan kaçamadı. O istemedi belki ama maalesef
artık Polat Alemdar kalabalığından biri oldu. Hayırlısı diyelim..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder